Perşembe, Ocak 08, 2009
"Sosyal Ateşkes" Antlaşması Bozuldu
Çünkü; hayatlarımızı kirletiyorlar, günden güne, her geçen gün. Ölene kadar çalışmamızı istiyorlar (bir insan 65 ve hatta 67 yaşında emekli olabiliyor). Temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamadığımız şu anki durumda; yönetimin sürekli, işleri bizim için daha da zor hale getirmeye çalıştığını görüyoruz. Emek gücümüzü bu kapitalist haydutlara satmamız için bize şantaj yapılıyor, gittikçe artan iş “kazalarının” yol açtığı ölüm riskine bile sessiz kalmak zorunda bırakılıyoruz.
Çünkü; bir zamanlar varolan “sosyal güvenliğin” en ufak kalıntılarından bile kurtulmaya çalışıyorlar. İşçi fonlarındaki paraları çaldılar ve bunlarla, “zehirli” kağıtlara ve bunun gibi diğer borsa soygunculuklarına yatırım yapıyorlar. Aynı anda, Yunan hükümeti 28 milyar avro kamu parasını; bir kriz döneminden geçmekte olan bankacılar, gemi sahipleri ve sanayiciler ekonomisine destek için dışarı veriyor. Aynı anda, yerel yönetimin yüksek rütbeli politik personeli, bir dizi ekonomik-politik skandal konusunda kanuni dokunulmazlıklarının tadını çıkarıyor. Sivillerin köle olarak görüldüğü bir yerde efendi tavrındalar. Fakat tüm bu skandallar hepsinden büyük bir skandalı ortaya çıkarıyor: bir insanın diğer bir insan tarafından sömürülmesi, kapitalizm.
Çünkü; okullarda sosyal dışlanma her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Okullar deney merkezlerine ve zorunlu ağır hizmet yerlerine dönüştürülüyor. Hayatımızı ve zamanımızı bizden çalan makamlar, bizi (patronların önünde) boyun eğmiş işçiler ve (devlet için) yarının denekleri olmaya şartlandırıyor. Bizi yarının köleleri olmamız için şartlandırıyorlar. Çünkü gittikçe daha fazla üniversite mezunu, geleceklerinin şüpheli ve belirsiz bir hal aldığını görüyor.
Çünkü gittikçe daha fazla insan, devletin ‘fikir değiştirici kurumlar’(hapishaneler) olarak tanımlamaya cüret ettiği zindanlara atılarak tam bir sefalete mahkûm ediliyor. İnsanlık dışı koşulların ve sürekli işkencenin hüküm sürdüğü zindanlara.
Fakat geçtiğimiz birkaç yılda, giderek daha fazla insan protesto için sokaklara çıktı. Öğrenciler, işçiler, göçmenler, öğretmenler, mahkûmlar ve; kendilerine ait olanlar ve hakları için enerjik ve dinamik bir şekilde savaşan herkes. Ortaya çıkan mücadeleler kötülendi. Ve yönetimin tüm çabaları mücadeleleri bastırmaya yöneldi. Fakat 6 Aralık Cumartesi’den beri, bu mücadelelerin boşa olmadığı kanıtlandı. Hepimiz; kendi sefaletlerinin “seyircisi” olarak görülen bizler, kanımızı şüpheli bir kurtuluş için veren bizler, biz isyan yolunu seçtik. Barikatlar kuruldu ve biz onlarla mücadele ettik; boyun eğmeden, kurulu düzende “çatlaklar” yaratarak. Bu devam etmelidir. Hiç kimse günlük yaşamın normalliğine dönmemelidir.
Çünkü; bugünlerde neler olduğunun bilincinde olan insanlar, kırılmış bir cam çerçevesinin hiç de kör şiddet olmadığını çok iyi anlıyor.
/ Dimitris Ouzounidis
Türkçe: Dalya Diker
Kaynak : Birgün Gazetesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder