Cuma, Nisan 10, 2009
Özgürlük Fethedilir
Ezenin imajını içselleştirerek ezenin ilkelerini benimsemiş haldeki ezilenler, özgürlükten korkar haldedirler. Özgürlük onların bu imajı reddetmelerini, yerine özerkliği ve sorumluluğu getirmelerini gerektirirdi. Özgürlük fethedilir, armağan olarak alınamaz. Özgürlüğün izini, sürekli ve sorumlulukla sürmek gerekir. Özgürlük insanın dışında bir ideal değildir; mit haline gelen bir fikir de değildir. İnsanın yetkinleşme arayışının olmazsa olmaz koşuludur.
Paulo Freire
/Türkçe : D. Hattatoğlu-Erol Özbek
/Ezilenlerin Pedagojisi
Çarşamba, Nisan 08, 2009
Umut ve Edilgenlik
" Beklentilerde edilgenlik varsa ve umut el etek çekmenin, teslimiyetçiliğin bir bahanesi oluyor, yalnızca bir ideoloji haline gelinceye dek beklemek şeklinde kendini gösteriyorsa umut etmekten söz edilemez. Kafka, dava adlı romanında bu türden teslimiyetçi ve edilgen umudu çok güzel betimlemiş:
Bir adam cennete ( yasaya ) açılan kapının önüne gelir ve kapıdan içeri girme izini ister. Kapıcı , şu an için izin verilmeyeceğini söyler. Yasaya giden yola açılan kapı aslında ardına dek açıktır, ama adam giriş izni alıncaya kadar beklemenin daha iyi olacağına karar verir. Ve oturur, beklemeye başlar. Günlerce, yıllarca bekler. Tekrar tekrar içeri girme izini ister ama her seferinde kendine henüz izin verilmeyeceği söylenir.
Adam bütün bu uzun yıllar boyunca durup dinlenmeksizin kapıcıyı inceler. Kürk yakasındaki bitleri bile tanıyacak hale gelir. Giderek yaşlanır, ölmek üzeredir. İlk kez şu soruyu sorar :
-Nasıl oluyor da bütün yıllar boyunca benden başkası girmek istemedi kapıdan?
Kapıcı :
-Senden başkası giremezdi ki bu kapıdan.Çünkü kapı yalnız ve yalnız senin içindi. Şimdi artık kapayacağım...
Çoğu insan Kafka'nın ihtiyarına benzer, umut eder ama yüreklerinin sesini, itkisini dinleme ve ona göre davranma yetisinden yoksundurlar."
s/ 21
Erich Fromm / Umut Devrimi
Sınav
Aldatmaca
Tarihin en acı derslerinden biri şudur: Yeterince uzun zaman aldatılmışsak, aldatmacayı ortaya koyan her türlü kanıtı reddederiz. Gerçeği bulmakla ilgilenmeyiz artık. Aldatmaca bizi kafeslemiştir. Tuzağa düştüğümüzü kendimize bile itiraf etmek, son derece acı vericidir çünkü. Bir kez şarlatana iplerinizi verdiniz mi bir daha hiçbir zaman geri alamazsınız. Böylece, yenileri çıkagelene kadar eski aldatmacalar sürer gider.
Carl Sagan
/Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı
/ Tübitak /Türkçe: Miyase Göktepeli
Pazartesi, Nisan 06, 2009
Zulüm Tarlası
Politik Özgürlük
Sahte ve Gerçek Yüce Gönüllülük
Ezilenlerin zayıflığı karşısında ezenlerin erkini "yumuşatma" yolundaki herhangi bir girişim kendini hemen hemen her zaman sahte yüce gönüllülük şeklinde ortaya koyar, hatta asla bunun ötesine geçmez. "Yüce gönüllülükleri" ni sürekli ifade etme fırsatına sahip olmak için ezenler aynı zamanda adaletsizliği de ebedileştirmek zorundadırlar. Adaletsiz bir sosyal düzen; ölüm, çaresizlik ve sefaletle beslenen bu "yüce gönüllülük"ün sürekli kaynağıdır; bu da sahte yüce gönüllülük dağıtıcılarının, bu yüce gönüllülüğün kaynağına en ufak bir tehdit yöneldiğinde niçin paniğe kapıldıklarını açıklar.
Gerçek yüce gönüllülük, sahte yardımseverliği besleyen nedenleri yok etme mücadelesinin ta kendisindedir.Sahte yardımseverlik, korku içindekileri, boyun eğdirilmişleri, "hayatın reddedilmişleri"ni, titrek ellerle avuç açtırmak zorunda bırakır. Gerçek yüce gönüllülük bu ellerin -ister bireylere ister halklara ait olsunlar- yardımına giderek daha az gerek duymasını, iş gören, dünyayı dönüştüren insan elleri haline gelmesini sağlamaya çalışmaktan geçer.
Paulo Freire
/Türkçe : D. Hattatoğlu-Erol Özbek
/Ezilenlerin Pedagojisi
Çarşamba, Nisan 01, 2009
Olmayan
Bektaşi, camide namazdan sonra dua etmiş:
- "Ey ulu Tanrım, bana bir rakı parasi ver!"
Yanında namazını bitiren softa da, ellerini kaldırmış:
- "Rabbim, bana iman ver!"
İki duayı da işiten hoca, Bektaşiye:
- "Bak, herkes ne istiyor Tanrı'dan, sen rakı parası.
Utanmıyor musun?" demiş. Bektaşi usulca:
- "Ne yapalım hoca efendi, herkes kendisinde olmayanı ister."
- "Ey ulu Tanrım, bana bir rakı parasi ver!"
Yanında namazını bitiren softa da, ellerini kaldırmış:
- "Rabbim, bana iman ver!"
İki duayı da işiten hoca, Bektaşiye:
- "Bak, herkes ne istiyor Tanrı'dan, sen rakı parası.
Utanmıyor musun?" demiş. Bektaşi usulca:
- "Ne yapalım hoca efendi, herkes kendisinde olmayanı ister."
Belirleyici
Aşık Kişi
Kapitalist Toplum
Kapitalist toplum o kadar kötü örgütlenmiştir ki, çeşitli üyeleri acı çekmektedirler: aynen nasıl ki bedeninizin bir yerinde ağrınız varsa, tüm bedeniniz ağrır ve hasta olursunuz... Benzer şekilde bir örgütün ya da bir birliğin tek bir üyesi bile ayrımcılıktan, baskı altında tutulmaktan veya göz ardı edilmekten muaf olmaz. Bunu yapmak, ağrıyan dişinizi göz ardı etmek demektir : sonunda da tamamı ile hasta olursunuz
Alexander Berkman
Perhiz
Ölümlü Doğa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)