Perşembe, Mayıs 28, 2015

Garip Ev



                     



Bir zamanlar bir yuvanın verebileceği
sıcaklığı ve güveni
-fakir bir yuvanın sadeliğinde sunarak
tam ortasındaydın ömrümün
ki basit hikayesi ancak tatlı bir esnemeyle dinlenir şimdi…

Bütün yollarımın bittiği yerdin
ve bütün başlangıçlarım oradaydı.

Arkanda gölgesi ulu kavakların
Ormanın kokusunu da getiren rüzgar
ırlardı gün boyu eğri büğrü dallarını.
Yapraklar hışırtısıyla eşlik ederdi
sıradan varlığına ikimizin.

Kışın, kar örterdi sırtını,
bir duman tüttürürdün keyifle.
Poyraz bir ıslıkla dinletirdi içli bir ezgiyi.
Baharda çocuklar koştururdu çevrende  
                                              şen seslerle,
çiçek ve çam kokuları aşina bir hoşlukla
zamanın dingin akışını tamamlardı...

Yazınsa alışıp da bir süre sonra
keyfini sürerdin bir ihtimal
içine düştüğün yalnızlığın.

Şimdi aradan geçmiş bir hayli yıl,
saçlarımda aklar var,
kanımdaki deli dere çağlamıyor.

Seninse yerinde yeller esiyor,
bakınca aynı derin hislerle
artık olmayan pencerenin olduğu boşlukta
biraz değişmiş buluyorum manzarayı.
Kavaklar da kesilmiş ne yazık
                                artık yoklar…
Çocukları koşuşturuyor yine 
     Bu kez  -odalarında-
eskiden orada bir ev olduğunu bilmeden ama.

Bekliyorum pencerenin orada.
-Mazinin solan görüntüleri
zamanın örtüğü pusu aralayıp
belirerek yitiyor bir anda-

Bekliyorum hissederek rüzgarı bir süre daha.
Çocuklar uzaklaşıp giderlerken bekliyorum,
Bekliyorum,
kavakların hışırtıları zihnimde ta ki sussun.

Garip ev, ah!
Artık yoksun...
/2013
Yalçın Işık