Salı, Aralık 30, 2008

Şavaş Üzerine

İşte savaşmak ve savaşmamak üzerine birer şiir . Kulak verelim...

Tek Yol

Bir tüfek istiyorum
Sattım anamın yüzüğünü
Bir tüfek uğruna
Rehin verdim cüzdanımı

Bize öğretilen dil
Okuduğumuz kitaplar
Ezberlediğimiz şiirler
Beş para etmiyor
Bir tüfek karşısında

Ey devrimciler
Kudüs'te, Halil'de
Bisan'da, Ağvar'da, Beyt-ül Lahim'de
Ey özgürlük savaşçıları nerede iseniz
İleri..Daha ileri......
Barış bir tiyatro oyunu
Adalet bir gösteri yalnızca

Şimdi benim de bir tüfeğim var
Beni de Filistin'e götürün sizinle birlikte
Meryem'in yüzü gibi mahzun bakışlı tepelere
Peygamberin taşına yeşil kubbelere

Tam yirmi yıldır
Bir vatan
Ve bir kimlik arıyorum
Oradaki evimi
Ve dikenli tellerle kuşatılmış yurdumu
Çocukluğumu arıyorum
Mahalle arkadaşlarımı
Resimlerimi kitaplarımı
Her sıcak köşeyi
Her tatlı anıyı

Şimdi benim de bir tüfeğim var
Beni de Filistin'e götürün sizinle birlikte
Ey erkekler!
Yalnızca erkek gibi yaşamak
Ya da erkekçe ölmek istiyorum
Toprağıma zeytin ağaçları dikmek istiyorum
Mis kokulu çiçekler ve portakal ağacı da
Nedir bunun derdi diyen olursa
"Artık derdim tüfeğimin olması yalnızca"

Şimdi benim de bir tüfeğim var
Artık devrimcilerin yanındayım
Dikenler ve tozlar döşeğimdir
Ölümse giysimdir benim

Yazgımız buymuş demiyorum
Aşağılanmak yazgı olmayacak artık

Ben devrimcilerle birlikteyim
Ben de devrimcilerdenim
Taşıdığım günden beri tüfeğimi
Gözlerimde belirir oldu Filistin

Tek yol var Filistin'e gider.
O da tüfeklerin namlusundan geçer.
Nizar Kabbani Türkçe : Kenan HANOK




Kaçak
Efendi misiniz, kodaman mısınız ne,

bir mektup yazıyorum size,
bilmem vaktiniz var mı
okumaya bu mektubu.

Az önce verdiler elime
askerlik kâğıtlarımı,
savaşa çağırıyorlar beni,
diyorlar yola çık en geç çarşamba akşamı.

Efendi misiniz, kodaman mısınız ne,
dövüşmeye hiç istek yok içimde,
insancıkları öldürmeye gelmedim ben,
gelmedim ben bu yeryüzüne.

Sizi kandırmak değil niyetim,
ama söylemeden de edemem,
savaş ahmakların işi,
hem insanlar ondan hanidir bıktı.

Doğduğum günden bu yana
ölen çok babalar gördüm,
gidip dönmeyen kardeşler gördüm,
çocuklar gördüm iki gözü iki çeşme.

Ya analar ne çekti, ya analar,
bir yanda işi tıkırında bir avuç insan
bolluk içinde rahat yaşar,
bir yanda ölüm, çamur, kan.

İnsanlar tıkılmış dört duvar içine,
çalınmış neleri var neleri yok,
karıları, eski güzel günleri bütün.

Gün doğar doğmaz yarın
kapatacağım şırak diye kapımı
ölmüş yılların suratına,
alıp başımı yollara düşeceğim.


Aşacağım karaları, denizleri,
ne Avrupa'sı kalacak, ne Amerika'sı, ne Asya'sı,
dilene dilene hayatımı
şunu diyeceğim insanlara:

Üstünüzden atın yoksulluğu,
durmayın bakın yaşamaya,
hepimiz kardeşiz, kardeşiz, kardeş,
ey insanlar, ey insanlar, ey.

İllâki kan dökmek mi gerek,
gidin dökün kendi kanınızı,
size söylüyorum bunu da,
efendi misiniz, kodaman mısınız ne.

Adam korsunuz arkama belki de,
unutmayın jandarmalara demeye:
üzerimde ne bıçak var, ne tabanca
korkmadan ateş etsinler bana,
korkmadan ateş etsinler bana.

Boris Vian
Türkçe : A. Kadir

Kanat Genişliği :

Bugün küreselleşme süreci hızla tek bir dünyaya doğru yönlendiriyor bizi. Küreselleşme rüzgarının önüne katılanlar her dili her kültürü yıpratıyor. Bugün dünyada ülkemizle savaşın getirdiği korkudan ve utançtan bezmiştir. Bugün dünya da ülkemiz de barışa susamıştır. Tekrar ediyorum, Türkiye en çok barışa susayan ülkelerden biridir. ‘Küçük savaş’ diyorlar, savaşın küçüğü olmaz. Bir insanın bile bir insanı öldürmesi savaştır. / Yaşar Kemal



Hiç yorum yok: