Perşembe, Mayıs 07, 2009

Egemenler ve Din


Ezilen ve acı çeken yoksul insanlar, din kurumunda kendi yalnızlıklarının ve güçsüzlüklerinin bir avuntusunu bulmuşlardır. İnsanla doğaüstü güçler arasındaki ilişki, köle sahibi (Rabb) ile köle (kul) ilişkisi olarak kurumlaşmıştır. Pek korkulan ölümü anlayıp açıklayamamak da bu ilişkinin köle sahibi yararına kökleşmesini sağlamıştır. Köle sahibi öylesine güçlüdür ki ölümden sonra da yardımını ve koruyuculuğunu sürdürecektir. Bu niteliği ile egemen sınıfların çıkarlarını korumak için güçlendirilen din kurumu, köleci toplumdan feodal topluma geçince devletleşmiştir.

Devlet dinleri geleneği, feodal toplumun kalıntısı olarak, günümüzde de sürmektedir.Köleci üretim düzeninin ürünü olarak büyük dinler tümüyle bir köle hukuku üzerine kurulmuştur. Faiz yasağı, topraklarını işletmek için borç para almak durumunda bulunan toprak sahiplerini korumak amacı güder. Sadaka kurumu, yoksulluğun sonsuzca var olacağını onaylar.
Egemen güçler din kurumundan geniş çapta yararlanmışlardır; acı çeken geniş insan yığınlarını afyonlayıp uyutmuşlar, din kurumuyla sürekli bir baskı altında tutmuşlar, başkaldırma belirtileri başlayınca ortaya din sorunları atarak onları birbirine kırdırmışlar ve öbür dünya ile avutup, korkutup, sindirmiş, kaderci, kenisiyle aynı din/milletten olan egemenlere karşı haklarını aramak yerine her durumda şükreden hale getirilmişlerdir.
Erdoğan Aydın / Kur'an ve Din - İslamiyet Gerçeği I
/ Kırmızı Yayınları / s 54-55 / 9. Baskı





Hiç yorum yok: