Perşembe, Şubat 19, 2009

Okul


Çünkü okulda sevgiyle öğrendiğim bir başka şey de bir “otorite” olarak öğretmenin iktidarıydı.Pamuk Apartmanı’ndaki aile kalabalığının dağınık ve parçalı bir hali vardı, kalabalık yemeklerde her kafadan bir ses çıkardı. Aile birbirine sevgi, alışkanlık ve yemek saatleri gibi kimsenin tartışmadığı kurallarla sanki kendiliğinden bağlanmıştı. Evde babam bir otorite ve iktidar merkezi gibi değildi hiç, az gözükür, arada bir kaybolurdu. Daha önemlisi, ağabeyimle beni hiç mi hiç azarlamaz, beğenmediği bir şey yaparsak kaşlarını bile çatmazdı. Daha sonraki yıllarda arkadaşlarına bizi tanıştırırken söylediği “Bunlar da benim iki küçük kardeşim” sözünü babam gerçekten hak ediyordu. Bu yüzden evde “otorite” olarak yalnızca annemi tanımıştım. Ama onun benim üzerimdeki gücü de benim dışımda, yabancı bir “iktidar merkezi” olmaktan çok benim tarafımdan gelen sevilme, okşanma ve beğenilme isteğinden kaynaklanıyordu. Bu yüzden öğretmenin yirmi beş kişilik sınıf üzerindeki gücü beni ilgilendirdi.Belki de onunla annemi biraz özdeşleştirdiğim için, içimde öğretmenden onay almak için bitip tükenmez bir istek vardı. Yalnız her soruya cevap vermek istemez, ödevlerimi iyi yapmak, öğretmen tarafından sevilmek, farklı ve akıllı gözükmek de isterdim. “Ellerinizi böyle kavuşturarak konuşmadan oturun,” derdi öğretmen ve bütün ders ellerimi göğsümün üzerine kavuşturur, sabırla otururdum. Ama yavaş yavaş her soruya cevap yetiştirmenin, bir aritmetik problemini herkesten önce çözmenin ya da en iyi notları almanın zevkleri solmaya, derslerde vakti hiç geçmemeye, zaman bazan inanılmaz bir yavaşlıkla akmaya başladı. (devamını okuyun)
Orhan Pamuk / ( Kitap-lık Dergisi, Sayı:65, Kasım 2003)



EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu



Hiç yorum yok: