Pazar, Kasım 02, 2008

Süreç


Sait Faik'e

Evinden çıkmak üzere

radyoya hiç dokunmuyor.

Eşyalar, az çok düzensiz,

perdelerse açılmamış.

İmgeler bırakıyor boşluğa,

mutluluklar, gölgeleri,

kuş sarısı bir günün

gökyüzü beklentisi, ilkbahar.

Kanaryaya incir veriyor,

yoksa uyumaya bayılır.

Kedisinin önüne yumaklar,

masaya bir sürahi su.

Çiçekler, dün almıştı, yeni;

Çayın buharı,

az da olsa sabahtan kalmış, öylece.


İstiyor ki yokluğunda

ezgisi kesilmesin hiçbir şeyin.

Adil İzci

/ Günizi / Hera Şiir




Siste Beliren :

"Küçük bir çam ormanı. Vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi. Bir siyah gözlükten görülen yerde ve ağaçlarda güneş parçaları. Sonra uzak, göğün kendi renginden biraz daha koyu kıyılara giden hudutlu bir deniz... İşte böyle bir yerde köyün insanlarını düşünüyorum. Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler. Hayır, şimdi kitapların öğrettiği şekilde sevmiyorum. Kitaplar dediğime bakıp da büyük ilmi kitaplar, yahut da dört meşhur kitaptan birini okuyup iman ettiğim sanılmasın.Şiirler, romanlar, hikayeler,masallar bana bu ilmi tahsil ettirmişlerdi.Beyinin vapurdan iner inmez çantasını kapan uşaktan iğrenmeyi, sabahleyin altıbuçukta tabiatla kavga için sokağa fırlayan adamın çalışmadığını kendi kendime öğrendim."
( ... )
Sait Faik / Karanfiller ve Domates Suyu /
/ YKY / Mahalle kahvesi

Hiç yorum yok: