Çarşamba, Şubat 22, 2012
Pazartesi, Şubat 20, 2012
Tanrı ve Avuntu
Cumartesi, Şubat 18, 2012
Zincir

"Özgürlükleri bağlayan her türlü zincir kırılmalı, en başta da kafalardaki "iman zinciri". İman zincirine bağlı düşünce sabittir, değişmezdir. Bu ise doğanın değişken yapısına terstir. Zincirli zihin gelişme gösteremez; değişmelere, gelişmelere ayak uyduramaz. Dünyamızdaki her türlü olumlu gelişme, dinin ve imanınki başta olmak üzere, tabuların zincirinden kurtulabildiği, yol bulabildiği ölçüde gerçekleşebilmiştir. İnsan aklı, bilim, teknoloji, insan hakları alanında ulaşılan noktalar, bu yoldaki adımların ürünleridir.
Akıl ve bilim aydınlık kesimdedir. Din ve iman ise karanlık kesimde. Aklın, bilimin ölçüleri bellidir. Gözlem vardır, deney vardır, nesnellik vardır...Yolu ışıklandıran da bunlardır. Öyleyse "din"in üzerine nasıl gidilmesi gerektiği ortada ve son derece açık: Karanlığın üzerine nasıl gidilirse, "din"in üzerine de öyle gidilmelidir. Karanlıkla savaşılırken ışık gereklidir. Dinin, imanın üzerine gidilirken de..."
Cuma, Şubat 03, 2012
Din: Kulluk ve Kader

* Sömürünün sonucu olarak, sınırsız zenginlikle sefaletin iç içe yaşandığı bir dünyada temel suç tanımı, allaha kulluk ya da iyi kulluk yapmamaktır. Dünya sorunlarının pek önemi yoktur. Halbuki insanlık onuru hiç bir kimsenin kulluk yapmasına, hele kul olmamayı suç konusu yapmasına, izin vermez. Yaratanın, yardım edenin büyüklüğü de zaten hiçbir karşılık beklememesinde göstermez mi kendini? İyilik yapanın bundan karşılık beklemesi, daha da ötesi karşısındakini kendine bağımlı kılmak için iyilik yapması, insanlar arası ilişkide bile kabul edilemez bir yaklaşım değil midir? Tanrının irade ve erdemi insandan çok daha yüce olması gerektiğine göre, tanrıya atfedilen bu mantıkta, köleci dönem kültürüne özgü bir problem yok mudur?
* Ahiret inancının , kişiyi zulme, haksızlıklara, sefalete, aynı şekilde yaşamın kısalığı ve doyumsuzluklarına karşı avutan bir işleve sahip olduğunu ve manevi bir rahatlama sağladığını biliyoruz. Ancak bu avuntu, gerçek hayattaki haksızlıkların "öbür dünyaya" havale edilmesine neden olduğundan toplumsal yaşamın sorunları karşısında edilgenlik üretir. Teba ve kul olmaktan, birey ve yurttaş olmaya doğru gelişimi engeller. Ahiret, her türden olumsuzluğa karşı kendi içine kapanmaya, aldatıcı bir rahatlamaya, her şeyde bir "hikmet" olduğu varsayımıyla bilimsel ve siyasal kuşkuculuktan, sorgulayıcılıktan uzaklaşmaya neden olan bir inançtır.
İslamiyet Gerçeği I / Erdoğan Aydın
/ Kırmızı
Perşembe, Şubat 02, 2012
Kadın ve Evlilik
Evlilik geleneksel olarak kadınlara sunulmuş tek gelecektir. Birçok kadın ya evlidir, ya bir zamanlar evlilik geçirmiştir
ya da evli olmadığı için acı çekiyordur.
Simone de Beauvoir
Çarşamba, Şubat 01, 2012
Paganizmin Dehası

* Dualist değildir ve ne ruhu bedenin; ne de inancı bilginin karşısına koyar.
* Bireysel ve toplumsal yaşamın rastlantılarının yansıttığı güç ve anlam ilişkilerine ( dışsal bir kural olarak) ahlak tahsis etmez.
* Tüm olayların bir işaret olduğunu ve tüm işaretlerin anlamı olduğunu ileri sürer.
* Kurtuluş, aşkınlık ve gizem ona temelden yabancı şeylerdir. Bunun sonucu olarak yeniliği ilgiyle ve hoşgörüyle karşılar; tanrıların listesini uzatmaya her zaman hazırdır.
* Sentezden değil eklemeden ve munavebeden anlar.( Bu kuşkusuz hıristiyan misyonerliği yüzünden yanlış anlaşılmasının en derin ve kalıcı nedenidir.)
* Kendi adına asla bir misyonerlik pratiği yoktur.
----------------------------------------------------------
* Doğanın efendisi değil, onun bir parçası olunduğu düşünülür.
* Pagan inancının temeli "Gaia", kutsal kitabı doğadır.
* "Cennet", "cehennem" inancı olmadığı gibi "Şeytan" inancı da yoktur.
* Yaşamın sonsuz döngüsüne inanılır, içsel bir huzur hedeflenir.
Kaynak : Paganizmin Dehası
/ Marc Augé / Dost
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)