( Siz gediğini biliyorsunuz! )
Salı, Mart 31, 2009
Perşembe, Mart 26, 2009
Otorite ve Gerçek
Zamanın Ruhu

Düşündüklerimizi, anladıklarımızı, nereden geldiğimizi ve bundan sonra ne yapacağımızı daha derin araştırdıkça bize ne kadar çok yalan söylendiğini göreceksiniz. Dünyadaki her kurum tarafından kandırıldık. Bir dakika durun ve dini kurumların neden bu dünya üzerinde işlerine karışılmayan tek kurum olduklarını düşünün. Dini kurumlar, dünyadaki pisliğin merkezidir. Dini kurumların hepsi, devletinizi ve hükümetinizi kuran size bu yozlaşmış eğitim sistemini getiren ve uluslararası banka kartellerini kuran bir avuç insan tarafından oluşturuldu. Çünkü siz ve aileniz, efendilerinizin umrunda değilsiniz!
Onların umursadıkları tek şey, her zaman olduğu gibi sadece bu koca dünyaya hükmetmek. Bizler gerçeklerden uzaklaştırılıp evrendeki ilahi bir gücün varlığına, Tanrı denen adama inandırıldık. Tanrı'nın ne olduğunu bilmiyorum ama ne olmadığını biliyorum. Kendinizi gerçeği görmek için hazırlayıp, sonu nereye varırsa varsın, ucu kime dokunursa dokunsun gerçekten madalyonun öteki yüzüne bakmak isterseniz yolun bir yerinde ilahi adalete kafa tuttuğunuzu fark edersiniz.
Kendinizi ne kadar çok eğitirseniz çevrenizdeki olayları o kadar iyi kavrarsınız. Her şey daha açık gözükür ve etrafınızdaki yalanları görmeye başlarsınız. Gerçeği bilmeniz gerekiyor, gerçeği aramanız gerekiyor. Gerçek sizi özgür kılacak.
Kaynak : Zeitgeist
Salı, Mart 03, 2009
İmparator ve Korsan

Siz Gelene Kadar
( Alıntı :Bir Gazete Yazısı )
Korku ve Vicdansızlık

Siyasiler, “yoksulu öldüreceğine korkut” politikası izliyor. Biz iş, aş, sosyal güvenlik ve sendikal haklar istedikçe onlar 'ekonomi çöker'; özgürlük istedikçe 'bölücülük ve şeriat tehlikesi var'; barış istedikçe 'vatan elden gider' diyorlar. Korku ve vicdansızlık her yere hakim olsun istiyorlar; umudu bize çok görüyorlar.
Ufuk Uras
Gördüm de Geldim

Eğer Yeniden Başlayabilseydim

İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırt üstü yatardım
Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim birçok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya, /daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve
verimli kılan insanlardan olurdum.
Farkında mısınız bilmem yaşam budur zaten.
An’lar,
sadece an’lar.
Siz de an’ı yaşayın.
Hiçbir yere, yanına:
termometre, su, şemsiye ve paraşüt
almadan gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabucumu fırlatır, atardım.
Ve sonbahar bitene dek yürürdüm çıplak ayakla.
Bilinmeyen yollar keşfeder,
güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım,
bir şansım daha olsaydı eğer......
Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum....
Ölüyorum....
Jorge Luis Borges
Korkunç Olan
Yeni Şarkı

Gitarım ne zenginlerin gitarıdır,
ne de başka bir şeyin.
Şarkım bir yapı iskeletidir,
eriştirir bizi yıldızlara.
Katıksız gerçekleri şarkısında
söylerken bir insan ölmek pahasına,
anlamını bulur o şarkı
damarlarında atarken.
Şarkım ne gelip geçici övgüler düzer,
ne de başkalarına ün katar,
yoksul ülkemin kök salmıştır toprağına.
Orada, her şeyin bittiği
ve her şeyin başladığı yerde,
söylerim;
o her zaman yiğit ve derin,
sonsuza dek yeni olacak şarkıyı.
Victor Jara / 1973
Çağdaşlık

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda temel hedef olarak ortaya konulan "muasır medeniyete" yeni Türkçeyle söyleyecek olursak "çağdaş uygarlık" düzeyine ulaşmak gerçekten de üzerinde düşünülmesi gereken bir kavram.
Çağdaş uygarlık düzeyi, çağdaş demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla yaşaması demektir. Askeri darbe yapmamak, askeri darbe girşiminde bulunmamak, yapmış olanları yargılamak demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi Şemdinli'nin, Susurluk'un, Madımak Oteli'nin olmaması demektir.Çağdaş uygarlık düzeyi gazetecinin haber kaynağını ele geçirmek için askeri savcıların Nokta dergisini basmaması, yani basın özgürlü demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi, medyanın tekelleşmemesi; halkın haber alma özgürlüğünün sağlanması demektir.Çağdaş uygarlık düzeyi düşünce özgürlüğünün önündeki bütün engellerin kaldırılması yani 301. maddeyi savunmamak demektir. Orhan Pamuk'u Nobel için tebrik etmek demektir.
Çağdaş uygarlık düzeyi işkencenin, yargısız infazların, F tipi cezaevlerinin olmaması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi işçi haklarının, sendikal hakların eksiksiz ve tam olması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi ordunun siyasetin dışında kalması sadece "yurt savunmasıyla" ilgilenmesi demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi üniversitelerin birer kışlaya dönüştürüldüğü, bilimsel özerkliğin ayaklar altına alındığı YÖK'ten kurtarılması demektir.
Çağdaş uygarlık düzeyi tarikatların siyasetin temel dayanağı haline getirilmemesi demektir, çağdaş uygarlık düzeyi PKK'yla mücadele adına aşiretlerle devletin işbirliği içine girmemesi demektir, çağdaş uygarlık düzeyi imam yetiştirmek için kurulan imam hatip liselerinin imamdan başka herşey yetiştirmemesi demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi siyasetin bir rant alanı olarak kurulmaması, her iktidarın kendi kadrolarını devlete yerleştirmemesi demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi liderler sultasına yasal zemin sağlayan siyasal partiler yasasının değiştirilmesi, halkın iradesini yansıtmayan seçim yasasının değiştirilmesi demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi demokrasiyi sadece "sandık"tan ibaret görmeyen, katılımcı bir demokrasiyi savunmak demektir.
Çağdaş uygarlık düzeyi, ulusal gelirde, çocuk ölümlerinde, okuma yazma oranında, kadın erkek eşitliğinde, işssizlik oranında, iş güvencesinde, gelir dağılımında, bölgesel eşitsizlikte, çevre kirliliğinde dünya standartlarını yakalamak demektir.
Çağdaş uygarlık düzeyi kimsenin dini, ırkı, etnik aidiyeti farklı diye baskı görmemesi, eşit yurttaşlar olarak kabul edilmesi demektir. Çağdaş uygarlık düzeyi devletin bir resmi ideolojisinin olmaması kimsenin buna uymaya zorlanmaması demektir.
Çağdaş uygarlık düzeyi ekonominin IMF'ye, Ordunun NATO'ya, dış politikanın ABD'ye bağımlı olmaması yani bağımsız bir ülke olmak demektir.
Çağdaş uygarlık düzeyi laik olmak demektir. Devletin bütün dinler ve mezhepler karşısında tarafsız olması din ve vicdan hürriyetini güvence altına alması demektir.
Ankara'da yüzbinler toplanmış olabilir, önemli bir olaydır ama aynı yüzbinlerin ne için o alanda toplandıkları da çok önemlidir. Gerçekten "çağdaş uygarlık" düzeni için mi? Eğer öyleyse her gün çağdaş uygarlığın tepelendiği toplumsal koşullara neden tepki gösterilmiyor? Yoksa "türban" siyasal islamın olduğu kadar, bütün bunların eleştirisinin üstünü örten bir "simge" mi?
Birgün Gazetesi / B. Forta / Muasır Medeniyet / 16 Nisan 2007
Kara

Neden bayrağımız kara? Kara yadsımanın gölgesidir. Kara bayrak bütün bayrakların yadsımasıdır. O, insan ırkını kendi kendisiyle karşı karşıya getiren ve insanoğlunun tekbirliğini engelleyen ulusallığın yadsımasıdır. Kara, şu veya bu devlet için, sadakat [ing. allegiance, vatan] adına insanlığa karşı işlenen tüm suçlara karşı [oluşan] kızgınlık ve hakaret halinin [rengidir]. O, hükümetlerin hilekarlıklarında, ikiyüzlülüklerinde ve entrikalarında ifade edilen insan zekasına karşı aşağılamanın karşısındaki kızgınlık ve hakaretin [rengidir]. Kara yine matemin rengidir; ulusu geçersiz hale getiren kara bayrak, onun kurbanlarının matemini tutar --daha büyük zaferler ve kanlı devletlerin istikrarı için, iç ve dış savaşlarda sayısız milyonlar katledildi. Emeği çalınarak (vergilendirilerek), insanların boğazlanmasında ve zulüm altına alınmasında kullanılanların matemini tutar. Sadece bedenin ölümünün değil, aynı zamanda otoriter ve hiyerarşik sistemler altında kötürümleştirilen ruhun matemini tutar; dünyayı aydınlatmak için asla bir şans bulamayan sansürlenmiş milyonlarca beyin hücresinin matemini tutar. Tesellisi imkansız bir kederin rengidir ...
Ama kara güzeldir de. Azmin, kararlığın ve gücün rengidir; diğer herşeyin açığa çıktığı ve tanımlandığı bir renktir. Kara filizlenmenin, doğurganlığın gizemli çevresinin; karanlıkta kendini daima değiştiren, yenileyen, hayat veren ve yeniden üreten yeni bir yaşamın yetişme zeminidir. Dünya'da saklı tohum, spermin garip yolculuğu, embriyonun rahimdeki gizemli büyümesi, tüm bunların hepsinde, karanlık çevreler ve korur ...
Yani kara yadsımadır, kızgınlıktır, matemdir, güzelliktir, umuttur; insan yaşamının yeni biçimlerinin, [ve bu biçimlerin] dünya ile beraber ve onun üstündeki ilişkilerinin beslenmesi ve korunmasıdır. Kara bayrak tüm bunları anlatır. Onu taşımaktan gurur duyuyoruz; [ama] taşımak zorunda olduğumuz için üzgünüz de ve bu gibi sembollerin bir daha gerekli olmayacağı günü şevkle bekliyoruz. Reınventing Anarchy
Yalan

Siyasiler gerçeği örtmek, sanatçılar gerçeği ortaya çıkarmak için yalan söyler.
/ V For Vendetta ( Film )
Pazartesi, Mart 02, 2009
İyimserlik
Kurtuluş Düşü
Tek Bir Dünya
Aydın mısın

Kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada.
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
tabanında depremi kara güllerin
Duyuyor musun?
Kaldır başını kan uykulardan,
böyle yürek ,böyle atardamar atmaz olsun.
Ses ol,ışık ol, yumruk ol,
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
alıp götürmeden büyük denizlere,
çabuk ol.
Tam çağı işe başlamanın doğan günle,
bul içine tükürdüğün kitapları yeniden,
her satırında buram buram alınteri.
Her sayfası günlük güneşlik,
utanma suçun tümü senin değil,
yırt otuzunda aldığın diplomayı
alfabelik çocuk ol.
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
tel örgüler çevirmiş yöreni,
fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende.
Benden geçti mi demek istiyorsun,
aç kollarını iki yana
korkuluk ol.(1968)
Rıfat Ilgaz
Kayıp Çocuk
Birden işitilmez olsun ayak seslerim;
Gölgem bir başka sokağa sapıversin;
Unutayım bir anda her şeyi,
Nerde oturduğumu,
Bir tuhaf adem olduğumu Can adında.
Aklım arayadursun başka kapılarda kısmetimi,
Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma;
Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah,
İlk defa görmüş gibi dünyayı,
Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi;
Hatırlamam artık değil mi, dostlar,
Hatırlamam artık garipliğimi?
Can Yücel
Bir Türk ün Yakınmaları
Güneşin yakıcı ışınları altındaki o yabanıl ülkeyi bilir misin?
koruların ve solgun çayırlarınçiçeklendiği?
Kurnazlığın ve kaygısızlığın kötülükle birleştiği,
Korkuyla kıvrandığı insan yüreklerinin?
Ve o ülke ki bazen
Akıllar soğuk ve serttir taş gibi
Fakat zamansız bir tasayla ezilir güçleri
Dingin alevi iyiliğin söner erkenden.
daha başlangıçta yüktür orada yaşam
ve azarlanış gelir ardından sevinçlerin
Tutsaktır ve zincir altında inler orada insan
Dostum!İşte o ülke yurdumdur benim!
Not:Ah, anlıyorsan eğer beni
Açık konuşmadığım için kınama;
Varsın yalan gizlesin gerçeği:
Ne yapalım ? Hepimiz insanız ne de olsa!(1829)
Mihail Yuryeviç Lermontov
çev.:Ataol Behramoğlu