Bu yaz ,söylemesi ayıptır ;tatil için Datça'yı seçmiştik . Bu ilk ciddi tatil için ben önceden gidip yaz sonuna gelecek biçimde 15 günlük ev kiralamıştım.Evin yeri böyle bir tatil için çok güzeldi.Evi tuttuğumda ''muhteşem bir tatil olacak ''diye geçirmiştim içimden.Hani İstanbul 'da boğaza nazır ev derler ya pek kıymetli, Bu da Datça'ya nazır.
Okulları tatil ettik. Aradan da bir aylık bir ''ev tatilini ''yiyip bitirdik .Dört arkadaş ,her birimiz farklı rotalardan hareketle ,Datça 'ya bir öğle üzeri vasıl olduk.Her şeye bir kulp takmakta usta arkadaşlarımız ev için uygun bir şey bulamadılar.Bu tatilin iyi geçeceğinin müjdecisi gibi geldi.Hani uzun kışın ardından gökyüzünde bir kaç leyleğin geçtiğini görürsünüz ya...Derken ilk günlerin heyecanı ile bir iki gün beklentileri birazcık karşılayacak biçimde geçti .sonra tatil rutinimiz başladı.sabah kilo sorunlu arkadaşlarımız spora çıkıyordu . ardından deniz ve duş ,kahvaltı,gazete dergi ,tekrar deniz ve duş akşam yemeği,akşam yürüyüşü ,bira,uyku...Şimdi düşünüyorum da, bir tatilden bir insanın bekleyebileceği asgari konfor var.
Öyleyse sorun ne?.Durun filmin koptuğu sahneyi anlatayım sonra belirtirim.
Datça dediğim yer öyle deniz, rüzgar ve güneşten ibaret değil. Yazın kimi konserlerinde rotasına dahil oluyor, gözde olan tatil mekanları gibi.Zuhal Olcay-Bülent Ortaçgil konseri gelecekti.Bizim de planımıza dahil olacak lakin bilet fiyatı kesemize uymuyor.Neyse dışardan otlanırız diye düşündük.Hatta çimlere uzanırız,bira eşliğinde dinleriz filan...Ama konser günü iki arkadaşımız içeriye girmekte kararlı .Kapıda salyaları akarak, bilet dilenecek kadar.İşte filmin koptuğu sahne bu.sonrasının nasıl geliştiğini tahmin edin.Fotoğraf makinemiz yanımızda değildi .Ama yetenekli arkadaşımız çizimleri ile tatili belgeledi . Umarım kendi sayfasında bir gün yayımlar siz de görürsünüz.( http://erhanbey.blogspot.com/ )
Neyse esas varmak istediğim nokta bu değil ama özetlersek,nerde olursa olsun dünyanın en güzel yeri bile olsa insan kendiyle barışık yaşamalı,Can baba gibi yaşamın sorunlarına tepeden bir bakışı olmalı.Gülümseten ,iğneleyen ,nobranlığını yaşam bilgeliği ile dengeleyebilen bir bakış...
İşte gelmek istediğim yer Can Yücel 'di.İzmir 'de kitap fuarında ''Can Şenliği ''düzenlenmiş.Geçen yıl Datça 'da yapılmadıydı . Utansınlar.Oysa Datça, Can Babayla güzel.(erhanbey'le Eski datça'da gezmiştik evinin bulunduğu yeri...Pek mutena bir yer olduğu söylenebilir.)
Evinin kapısındaki notta şu şiiri asılıydı:
Okulları tatil ettik. Aradan da bir aylık bir ''ev tatilini ''yiyip bitirdik .Dört arkadaş ,her birimiz farklı rotalardan hareketle ,Datça 'ya bir öğle üzeri vasıl olduk.Her şeye bir kulp takmakta usta arkadaşlarımız ev için uygun bir şey bulamadılar.Bu tatilin iyi geçeceğinin müjdecisi gibi geldi.Hani uzun kışın ardından gökyüzünde bir kaç leyleğin geçtiğini görürsünüz ya...Derken ilk günlerin heyecanı ile bir iki gün beklentileri birazcık karşılayacak biçimde geçti .sonra tatil rutinimiz başladı.sabah kilo sorunlu arkadaşlarımız spora çıkıyordu . ardından deniz ve duş ,kahvaltı,gazete dergi ,tekrar deniz ve duş akşam yemeği,akşam yürüyüşü ,bira,uyku...Şimdi düşünüyorum da, bir tatilden bir insanın bekleyebileceği asgari konfor var.
Öyleyse sorun ne?.Durun filmin koptuğu sahneyi anlatayım sonra belirtirim.
Datça dediğim yer öyle deniz, rüzgar ve güneşten ibaret değil. Yazın kimi konserlerinde rotasına dahil oluyor, gözde olan tatil mekanları gibi.Zuhal Olcay-Bülent Ortaçgil konseri gelecekti.Bizim de planımıza dahil olacak lakin bilet fiyatı kesemize uymuyor.Neyse dışardan otlanırız diye düşündük.Hatta çimlere uzanırız,bira eşliğinde dinleriz filan...Ama konser günü iki arkadaşımız içeriye girmekte kararlı .Kapıda salyaları akarak, bilet dilenecek kadar.İşte filmin koptuğu sahne bu.sonrasının nasıl geliştiğini tahmin edin.Fotoğraf makinemiz yanımızda değildi .Ama yetenekli arkadaşımız çizimleri ile tatili belgeledi . Umarım kendi sayfasında bir gün yayımlar siz de görürsünüz.( http://erhanbey.blogspot.com/ )
Neyse esas varmak istediğim nokta bu değil ama özetlersek,nerde olursa olsun dünyanın en güzel yeri bile olsa insan kendiyle barışık yaşamalı,Can baba gibi yaşamın sorunlarına tepeden bir bakışı olmalı.Gülümseten ,iğneleyen ,nobranlığını yaşam bilgeliği ile dengeleyebilen bir bakış...
İşte gelmek istediğim yer Can Yücel 'di.İzmir 'de kitap fuarında ''Can Şenliği ''düzenlenmiş.Geçen yıl Datça 'da yapılmadıydı . Utansınlar.Oysa Datça, Can Babayla güzel.(erhanbey'le Eski datça'da gezmiştik evinin bulunduğu yeri...Pek mutena bir yer olduğu söylenebilir.)
Evinin kapısındaki notta şu şiiri asılıydı:
Şeyist
“Biz talebeyken şeydik.
İyi arkadaştık şeylen.
Biliyorsunuz şeylen şey olunmaz.
Ben bir şeyi bitirince babam
Şey dedi şey partisine girdim.
Zaten şeyle evlenmiştim.
Şey şeye gidelim dedi gittik.
Şeysiz de olmuyor döndük.
İki şeyim oldu büyüdüler.
Doktor sende bir şey var diyor şimdi,
Tabi bende bir şey var: sayamadığın kadar,
Çünkü ben bir şeyim,
Her şey de bir şeydir ama
Ben başka bir şeyim.
Ben şeyim.”
C. Yücel
Son olarak şunu belirteyim .Çok kişiyseniz 3-4 günlük tatillere gidin en çok .Ve can şenliğiniz yoksa Datça'ya da gitmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder