Cuma, Eylül 24, 2010

Kanıt ve İman


Ratzinger bir insanlık düşmanıdır. Çocukların düşmanıdır; bedenlerinin taciz edilmesine göz yuman ve zihinlerinin suçlulukla sakatlanmasını teşvik eden odur. Utanç verici biçimde açık ki, kilise mübarek ruhları cehennemden kurtarmaya, çocuk bedenlerini tacizcilerden korumaktan daha meraklı: En çok da bizzat kilisenin itibarını korumakla ilgileniyor.
Ratzinger eşcinsellerin düşmanıdır; kilisenin vaktiyle Yahudilere uyguladığı türde bir bağnazlığı eşcinsellere uygulayan odur.

Kadınların düşmanıdır; dini görevler için bir penis olmazsa olmaz bir araçmış gibi, kadınların rahipliğini tanımayan odur. Sadece erkeklerin sahip olduğu düşünülebilecek fiziki gücü veya başka nitelikleri gerektirmeyen bir alanda, başka bir işveren olsa, böyle bir cinsiyet ayrımcılığına izin verilir miydi?
Hakikatin düşmanıdır; Afrika’da, prezervatiflerin AIDS’e karşı korunma sağlamadığına dair yalanlar söyleyen odur.

En yoksulların düşmanıdır; onları besleyemedikleri kalabalık ailelere mahkûm eden ve böylelikle daimi yoksulluğun pençesinde tutan odur. Vatikan’ın müstehcenlik boyutundaki servetiyle akıl almaz bir tezat teşkil eden bir yoksulluk bu...

Bilimin düşmanıdır; ahlak değil, bilim öncesi batıl inanç üzerinden hayati önemde kök hücre araştırmalarına sekte vuran odur.
Ratzinger eğitimin düşmanıdır. Katolik eğitimin adını kötüye çıkaran suçluluk ve korkunun yol açtığı, ömür boyu silinmeyen psikolojik hasar bir yana, kanıtın inanç açısından, iman, gelenek, vahiy ve otoriteden daha az güvenilir olduğu yönündeki vahim ve garabet doktrini savunan o ve kilisesidir. 
Richard Dawkins
(Biyolog, 22 Eylül 2010)
Kaynak : Radikal

Salı, Eylül 21, 2010

Sonbahar Sabahı

Bir yol uzayıp gitmekte
kurşuni kayalıklar arasında.
Ve gösterişsiz çayırlık
kara boğaların otladığı,
böğürtlen, funda, ak çiçekli ladenler.
ıslaktır yerdeki toprak
kırağı damlalarından
ve kavaklık altın rengine boyanmış,
ırmağın kıvrımında.


menekşe dağların ardından
ilk kızıllığı sökmekte tanın:
Tüfeğini sırtına vurmuş,
sivri kayalıklar arasından, yol almakta bir avcı.
Antonio Machado
/ Kastilya Kırları /  Ayşe Nihal Akbulut


Fotoğraf : Öncül Çakı



Yalnızlığı Anla

Pazartesi, Eylül 20, 2010

Heart of Winter

Başkasının Gözü

Gerçeğin ne olduğuna bakmadan onu değiştirmenin sihirli bir formülü yok. Bir şeyi değiştirmek içinse önce ne olduğunu görmek gerekiyor. Latin Amerika'daki sorun bu. Onu göremiyoruz, kendimize körüz, çünkü kendimize başkalarının gözüyle bakmaya şartlandırılmışız.

Eduardo Galeano
( Latin Amerikanın Kesik Damarları / Çitlembik Yayınları )

Cuma, Eylül 17, 2010

Gerekli Şeyler

Söylemek gerek dinlemek gerek.
Hem dinlemek hem söylemek,
konuşmak gerek...


Dokunmak gerek öpüşmek gerek.
Hem öpüşmek hem dokunmak,
sevişmek gerek...

Gelmek gerek gitmek gerek,
Hem gitmek hem gelmek,
görüşmek gerek...


Atlamak gerek sıçramak gerek.
Hem sıçramak hem atlamak,
oynamak gerek...


Doğmak gerek ölmek gerek.
Hem ölmek hem doğmak,
yaşamak gerek...


Baba Zula ( Şarkı )


Fotoğraf : Öncül Çakı

Cuma, Eylül 10, 2010

Özgürlük ve İktidar





İktidardaki namussuz adamlar zararlıdır; iktidardaki dürüst adamlar etkisizdir. Özgürlük ve iktidarın birlikte olması imkansızdır."

Louise Michel

Tarih ve Evren

"Güneş Kursunun yapılmasının amacı Güneş, Dünya, Venüs ve Mars'ın birbirlerine göre durumlarını zamana bağlı saptamaktır. [...] Buluşları zorunluluklar yaratır. Alacahöyük yöresinde, gökyüzü yılın büyük bir bölümünde yıldızların gözlenmesini olanaksız kılacak biçimde kapalıdır. [...] yıldızların birbiri ile ilşkilerini gözlemle saptamak ancak yılın beşte birinde olasılık içinde olduğundan yılın geriye kalan beşte dördünde bu ilşkileri saptayacak bir alete ihtiyaç vardı. İşte bu alet Güneş Kursu olarak ortaya çıktı. [...] Güneş Kursunun icadı herhangi bir olağanüstü kozmik bilgiye değil, zorunluluk altındaki astrologların aldıkları sonuçları ve uygulamaları karşılaştırarak elde ettikleri tecrübelere dayanmaktadır. [...] Bu 'Evren ölçeği' yıllar sonra astrologların yeni yöntemleri geliştirmesi sonucu ödevini yitirince dinsel törenlerde Evren'in simgesi olarak kullanılmaya başlandı. [...] Uzun sopların üzerine takılarak törenlerde kullanılan bu Güneş Kursları belki de Orta Doğu uygarlıklarında hükümdarlık simgesi olan 'alem'lerin büyükbabaları oldu. Belki tesadüf ama 'alem' Arapça 'evren' demektir. "
 Aydın Sezginer

Çarşamba, Eylül 01, 2010

Kargayı Kondurman Gül'e...


“Sayın Bakan ‘İşin esas sorumluları konuşsun, sanatçılar konuşmasın’ demiş, esas sorumlu geldi, burada. Bu kazıyı başından sonuna kadar yapan kişi benim. Burası Dünya Uygarlık Mirası Listesi’ne girebilecek nitelikte bir yer ve içinde dünyanın en sağlam kalmış en büyük sıcak suyu olan ılıcasına sahip. 40 bin metrekarelik alanı kapsıyor ve bunun 9 bin metrekaresini sadece ılıca oluşturuyor. Bu açıdan dünyada başka bir örneği yok. Sayın Bakan başka bir örneğini bulursa ben bu meslekten ayrılırım, bu kadar net söylüyorum. Görevimden istifa eder bir daha da böyle bir şey konuşmam. Ama bildiğim için söylüyorum.”

Yrd.Doç.Dr. Ahmet Yaraş
Horozla İnci