Dursun Bey, ne zaman sorunlu öğrencileriyle yaşadıkları canına tak etse ,herkesin çocuk yapma özgürlüğünün olmaması gerektiği yönünde görüş bildiriyor.Ona göre devletin düzenleyeceği kurslardan mezun olmalı anne baba...Bu sorumluluğu taşımayacağı düşünülen kişilere böyle bir ehliyet verilmemeli. Dolayısıyla o kişiler de çocuk yapmamalı.
Onun ne hissettiğini anladığım için ve devletin yurtlarında kalan binlerce ana - babasız sorunlu çocukları da özellikle son günlerde Öncül'den dinlediğim için ona hak vermemek elde değil.Biz yıllardır ne çok sorunlu öğrencilerle karşılaşıyoruz haberiniz var mı?Türkiye'nin dört bir yanında anne baba ilgisinden yoksun ne çok çocuk var bir düşünün.Hayat gailelerinin sürüklediği insanların çocukları, allaha emanet yaşayan...
Tüm bunları söyleyince insan o duvar yazısını hatırlamadan edemiyor:''Hayat seks yolu ile geçen bir hastalıktır.'' O hastalığın sağıltılması ile uğraşan ve birazcık bile duyarlılığı olan öğretmenlerin böyle düşünmesi normal değil mi ?
Bunları Dursun Bey'le zaman zaman konuşuyoruz da ,en son bundan bahsettiğimizin ertesinde TRT radyolarının birinde aynı minvalde tartışılan bir program dinledim.Dinleyicilerden görüş bildirmelerini istiyordu.Dursun Hocam dinleseydi ne diyeceği belli tahmin edeceğiniz gibi.Şimdiye kadar -ilk bakışta-hak verir şekil de konuştuğum bu konu hakkında benim görüşüm istense, aynı görüşü yineliyemiyeceğim.
Böyle konularda her zaman empati yararlı olmuştur.Hatta empati yeteneğinin faşizmin en büyük düşmanı olduğunu düşünürüm.Faşizm ise öyle bir şey ki bir faşistte bile sorsanız faşizm kötü bir şeydir.O bencilliklerin en büyüğüdür.İyi, küçük bencillikler de elbette vardır.Kendi iyiliğini bile güdemeyen bir insandan kime ne hayır gele ki...Biz şimdi adam daha çocuk isteyip istemediğini bile düşünmemişken karşısına dikilip :''Hooop dur kardeşim .senin ehliyetin yok ,çek kenara,öde cezayı ,doğum kontrolü uygulamadan hayat trafiğine çıktın'' mı diyeceğiz?Özellikle geleneksel değer yargıları ile yoğrulmuş , tipik bir sıradan vatandaşa bunu ne hakla söyleyebilirsin.Özgürlüğünü sınırlamadan kullandığı -en azından yasalarla-tek alan gibi...
Kaldı ki hayat her şeyi ile öyle hesaba kitaba gelen bir şey değildir.Öyle olsaydı nerde kalırdı ki heyecanı.
Hayatı yaşanır yapan bu hesaba gelmeyen yanları değil midir?Aşk gibi...Bozgunları ve zaferleri ile hayat hayata benzer .Her şey hesap edilir olsa bile, hayat keşfedilmeden yaşanır mı?Elbette insan hayatı belli bir standarda oturtmak ister.O standartlar koydukça yeni bozunumlar hayatın dengesini bozar.
Dursun Bey'in ya da hepimizin şikayet ettiği şeyler değişecek, değişmeli tabi ki .Ama evrimsiz devrim olmayacağı gerçeği ile hareketle ,gözümüz ufka bakarken ufkun önüne zorba duvarlar örmeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder