Perşembe, Haziran 01, 2006

Yaşayan Efsane



Evet bir efsane ile aynı zaman diliminde yaşıyoruz.O ,bin yıllar alan büyük bir müzik kültürünün en yetkin özeti gibi.Sadece müzikten ibaret sayamayız elbette.Orta Asya'dan kökenlenen ve Anadolu'nun zengin kültür birikimi ile şekillenen oldukça sade, basit ve vurucu bir söz dünyası.Müzikle birleşince bu söz dünyası ,insanı sarhoşmuşçasına bir lirizm denizinde dalgalandırıyor. Tabi bu denize yabancı olanlar onu tanımak ,içinde bir duyuş geliştirmek için sabırl ı olmalı.Evet bir kez daha yineleyelim:O geleneksel müziğimizin yaşayan efsanesi, zamana hep meydan okuyacak bir Anadolu çınarı...Bir eserinin şiirini aktarayım:(Bunun ''Ölmeyen Türküler 2''Albümündeki halini dinlemenizi öneririm.

Karlı Dağlar

Karlı dağlar geçit vermez olunca,
Gidilmez o yare yollar bağlanır.
Gül yüzlü sevdiğim elin olunca,
Elde birşey kalmaz gayrı ağlanır...

Dağlar..,dağlar..,sevdiğim ağlar...

Mah cemale telli duvak örtmüşler,
Ağ ellere al kınalar yakmışlar.
Duydum sevdiğimi gelin etmişler,
Gayrı bu ellerde durulmaz dağlar...

Dağlar..,dağlar..,sevdiğim ağlar...
Neşet Ertaş




Erol PARLAK / Sanatçı-araştırmacı
İmpovize bir sanatçı
Neşet Ertaş nereye ne katmadı ki! Neşet Ertaş'a kadar iptidai, gelişigüzel tezenelerle çalınırdı. Çok incelikli çalınmazdı. Tını olarak da tiz tınılar vardı. Neşet Ertaş ise tezeneleri yerli yerine oturtmuştur. Bam teli kullanımı Neşet Ertaş ile başlar. Böylelikle bağlamaya tok ve geniş bir tını gelmiştir. Ayrıca bağlama icracısı olarak kendisine has tınısı ve muhteşem tekniği ile bağlama çalışında büyük bir çığır açmıştır. Bana göre Neşet Ertaş'ın tınısı hala aşılamamıştır. Çoğu ustanın tınısı, tavrı ve tekniği taklit edilmesine ve hatta aşılabilmesine rağmen Neşet Ertaş'ınki henüz algılanabilme safhasındadır. (devamı burada)

Hiç yorum yok: