Perşembe, Eylül 07, 2006

Ölümün Kardeşi



İki ruh halinin tezahürü: Birincisinde melankolik bir yenilmişlik hali var.Bir hükmedememe durumu.Durumlara ve olaylara.Her şeyden bıkmışlık ve uzaklaşma isteği sanki bunun tecellisi.Aynı insanlar , aynı betimler,betini benzini soldurmuş ol kişinin... Onu arzulayış-üstelik yabancı bir evde- tüm bu bıkkınlığa sebebiyetten geçici olarak kurtulabilir miyim duygusunun yüreğini dağlayan ateşi gibi. Bu geçicilik , sorunlarına sahip çıkabilme sorumluluğunun hala -ne olursa olsun -yitmediğinin bir ifadesi...
İkincisinde,bütün iyicil duyumsamaları örtecek bir kara örtü olarak düşünülmüş.Batan güneşin ardından, ışıksız saatlerin başlaması gibi.Akıl ve duyunun algılayışından yoksun , maddesel bir boşluk hali.O akıl ki mutluluğun sürekliliğinin ,o algılayışın sürekliliğinden geçtiğinin farkında.Yine algı dünyasının mutluluğu elde etmeye yetmediğini bize hissetiriyor bir sebep.Aydınlığın, içinde karanlığı taşıdığı bir dünya var.Bütün olabilecek olumsuzluklara karşı yaşama kararlılığı, yılgınlığı, yorgunluğu erteleme ,hep erteleme isteği doğuruyor.Buna katlanabilme gücünü yine içinde bulunduğu maddesel ortamdan buluyor.Yalnız bu öyle bir madde ki insanın içini yaşama karşı -herşeye rağmen-onulmaz aşk duyguları ile dolduruyor.Hele onla hemhal olan, güçlü aklı ve yüreği olan biriyse , onu ermiş mertebesine bile taşıyor.
Şimdi ,bunları düşündüren şiirleri okuyunuz lütfen:

Bir Misafirliğe
Bir misafirliğe gitsem,

Bana bir temiz yatak yapsalar,
Herşeyi, adımı bile unutup

Uyusam...


M.Cevdet Anday



''
Uykuya dalmak üzereydim.
Us, seslendi kulağıma:
-Mutluluk gülleri uykuda kokmazlar, asla.
Ölümün bu kardeşine teslim olmaktansa ,
Otur şarabını iç...
Ötede sonsuza kadar uyuyacaksın nasıl olsa!
''

Ömer Hayyam

Çev.:Kenan Sarıalioğlu
Resim: Kaynak

Hiç yorum yok: