İnternetteki bir haber sayfasında ,bir bankanın 15 milyon YTL’lik kaynak ayırdığı bir projeye ilişkin işbirliği protokolünün Milli Eğitim Bakanlığı'yla imzalandığı haberi vardı. Proje gereğince 100 bin öğretmene eğitim verilecek ve “Öğretmen Akademisi Vakfı” kurulacakmış. Haberin altındaki okuyucu yorumları bu pek afili görünen durumu öven , şirket sahibinin ne kadar vatansever bir işadamı olduğunu belirten satırlarla doldurulmuş . Yurdum öğretmenleri ve öğretmen adayları da memnuniyetini ifade etmişler.Anlaşılan işadamının gönül okşayıcı sözleri öğretmenlerin gönlünde karşılığını bulmuş.
Madem manzarayı umumi böyle , o zaman Godwin, İllich ve Ferrer'e uzanarak , iktidarların ve "kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen", bu vatansever zihniyetlerin yaldızını biraz kazıyalım ve altındaki paslı tenekeyi biraz görebilelim:
" Eğitime yönelik radikal yaklaşımın önemli bir ögesi, 19. ve 20. yy' da kitlesel okul eğitiminin ortaya çıkmasına gösterilen tepki olmuştur.Bu dönemde , devletin desteklediği ve düzenlediği okullarda zorunlu eğitim verilmesi yönünde sürekli bir eğilim vardı. Kitlesel okul eğitiminin amacı , vatandaşı ve işçiyi modern sanayi devleti için yetiştirmekti.
Radikal eleştirinin belli başlı temaları , okulun politik, toplumsal ve ekonomik gücü etrafında toplanıyor.Ulusal bir hükümetin denetimi altındaki devlet okulu eğitiminin, uyguladığı eğitim sistemi aracılığıyla kaçınılmaz olarak hükümetin buyruklarına körükörüne boyun eğecek, kişisel çıkarlarına ters düştüğünde ve akıl dışı olduğunda bile hükümetin otoritesini destekleyecek ve
'' doğru ya da yanlış olsa da benim ülkem '' türünden milliyetçi bir görüşü benimseyecek vatandaşlar üretmeye yönelik girişimlere yol açtığı, vurgulanan görüşlerden biriydi.Bir diğer radikal eleştiri konusu da okul eğitimi sistemlerinin , uygulanan eğitim süreci boyunca , monoton, sıkıcı ve kişisel tatmin vermeyen işlerde çalışmayı kabul etmek üzere yetiştirilmiş işçiler üretmede kullanılmaları olmuştur.Bu işçiler endüstriyel sistemin otoritesini kabul ederler ve bu sistemde köklü bir değişiklik arayışına girmezler.Bir başka ilgi alanı ise kitlesel okul eğitiminin gelişmesine eşlik etmiş olan , eğitim yoluyla toplumsal değişkenlik sağlandığı miti oldu. Bu mit,
diplomaların toplumsal değer için tam bir ölçü ve toplumsal ödüller için bir temel olarak kabul edilmesine yol açmıştır.Üstelik bu diplomalar varolan toplumsal sınıf bölünmelerine göre dağıtılmaktadır.Eğitim değişkenliği artırmaktan çok, toplumsal sınıflar arası bölünmelerin daha çok keskinleşmesini sağlamıştır.
Bu konular üç büyük eleştirmenin çalışmalarında işlenmiştir: William Godwin , Francisco Ferrer , İvan İllich. Radikaller, politik ve toplumsal sistemin buyruklarını itaatkar bir şekilde kabul etmeyecek , otoriter olmayacak kişiler yaratacak bir eğitim sistemi ve bir çocuk yetiştirme süreci aramışlardır.
Godwin'e göre , Bir denetim grubunun çıkarları adına kullanılabilecek bir hükümet varolduğu sürece hükümet biçiminin değişmesi çok az bir anlam taşıyordu. Ona göre insan aklına duyulan inanç, yönetici sınıfta dönemsel değişikliklerin olduğu cumhuriyetçi bir toplumdan çok , her kişinin bağımsız olabileceği bir toplumu ifade ediyordu.Yönetim her zaman yönetilenin görüşüne dayanmak zorundadır. Yer yüzünde en çok ezilen insanların bir defa düşünce biçimlerini değiştirmelerine izin verin , artık özgür olacaklardır.Her hangi bir yönetim biçimi meşruiyetini ,
halkın kendisini kabul etmesi ve tanımasından alır. Kamuoyunun eğitim yoluyla denetlenmesi sürekli destek anlamına gelir dolayısıyla insan aklının tam olarak gelişmesinin okul duvarları içinde engellendiği her hangi bir toplumda despotizm ve haksızlık rahatlıkla varolmaya devam edebilir.
Godwin ilk olarak politik kurumların , zenginlerin iktidarı gasp etmesini onayladığını ve zengin ile fakir arasındaki farklılıkları şiddetlendirme eğilimlerinin olduğunu hissetmişti.Godwin ikinci olarak , büyük ve merkezileşmiş devletlerin gelişiminin , milli zafer uğruna girilecek maceralar,
vatanseverlik ve uluslararası alanda girilecek ekonomik ve kültürel rekabet gibi bireye son derece az faydası dokunacak değerlerin yüceltilmesine neden olacağına inanıyordu.Milli eğitime
karşı çıktığı başka noktalarda vardı. Şöyle diyordu: " Gençliğimizin, ne kadar mükemmel olursa olsun anayasaya saygılı olmak üzere eğitilmesi doğru değildir, hakikate ve ancak etki altına alınmamış hakikat anlayışına uygun düştüğü takdirde anayasaya saygı duymak üzere yönlendirilmelidir."
Godwin , adil bir toplumun , ancak tüm insanların akıllarını özgürce kullanmalarının sonucunda ortaya çıkabileceğine inanıyordu.Godwin, modern okul eğitimine karşı çıktığı en çarpıcı ifadelerinden birinde şöyle diyordu: " İsterseniz bizi yok edin, ancak milli eğitim aracılığıyla düşüncelerimizde yer alan adalet ve adaletsizlik yok etmeye kalkışmayın."
Başka bir ifadesinde: " Devlet okulu sistemi varolan toplumsal sistemin bütün adaletsizlik
ve eşitsizlikleri ile birlikte sürdürülmesine yarayan güçlü bir araçtır." demektedir.
1901'de Barcelona'da Modern Okul'u kuran Francisco Ferrer'e göre ( Bu şehirde bir ayaklanma başlatmakla suçlanıp, 1909 yılında İspanyol hükümeti tarafından idam edilmişti.)
19. yy.'da, okulların zafere ulaşmasının nedeni toplumu ıslah etmeye yönelik genel bir istek değil , ekonomik gereksinimlerdi: " Eğitim yoluyla toplumun yenilenmesini beklemek değil, sanayi şirketlerini kurmak ve buralara yatırdıkları sermayeden kar elde etmek için insanlara, işçilere ve mükemmel emek araçlarına duydukları ihtiyaçtır. Ferrer, kapitalizmin hiyerarşik yapısının işçilerde, belirli karakter özelliği tiplerini gerektirdiğini kavramıştı.İşçiler fabrika mesaisinin sıkıntı ve monotonluğunu kabul etmek ve fabrika içindeki düzenlemeye itaatkar bir şekilde uyum sağlamak üzere eğitilmeliydiler.İşçiler dakik, itaatkar, pasif ve işlerini ve konumlarını kabul etmeye istekli olmalıydılar.Ferrer, "Milli okulları örgütleyenler, hiçbir zaman bireyin yüceltilmesini istemediler. Ancak, onun köleleştirilmesini istediler ve bugünün okullarından
herhangi bir şey ümit etmek boşunadır" diyordu.Ferrer' e göre, fakirlere varolan toplumsal yapıyı kabullenmeleri ve ekonomik gelişmenin varolan yapı içinde gösterilecek kişisel çabalara dayandığına inanmaları öğretilmekteydi. Hükümet okulun sadık yurttaşlar üretmesini istiyordu, sanayi ise eğitimli işçiler istiyordu.Ferrer'in bakış açısına göre bu talepler arasında bir çelişki yoktu. Godwin gibi o da , devletin zenginlerin çıkarını korumak için varolduğuna ve sanayinin ihtiyaçlarının devlet aracılığıyla ifade edildiğine inanıyordu.
İvan İllich'e göre toplumsal tabakalaşma süreci okul eğitiminin yapısında mevcuttur ve bu eğitimin en yıkıcı özelliklerinden biridir.Yoksulların , okulların kendilerine toplumsal ilerleme sağlayacağına ve okul eğitimi süreci içindeki bu ilerlemenin kişisel yeteneklerine bağlı olduğuna inanmaları istenir. Yoksullar bu inanç temelinde okul eğitimini desteklemeye hazırdırlar.fakat zenginler her zaman için yoksullardan daha uzun süre okul eğitimi görecekleri için, okul eğitimi sadece kurulu toplumsal farklılıkların yeni bir ölçüm aracı haline gelir.Yoksulların kendileri de okul standartlarının doğruluğuna inandıkları için , okul toplumsal bölünmenin daha da güçlü bir aracı olmuştur.Yoksullar okula gitmedikleri için yoksul olduklarına inandırılırlar.Yoksullara ilerleme fırsatı verldiği söylenir, onlarda buna inanırlar. Toplumsal konum, okul eğitimi aracılığıyla, başarı ve başarısızlık olarak tercüme edilir. Okul içinde yoksulun toplumsal ve ekonomik dezavantajları başarısızlık olarak nitelendirilir.İllich okulu , Ferrer gibi iktidar fahişesi olarak görür. Okulu yeni bir kilise olarak tanımlar.
Kaynak : Özgür Eğitim / Joel Spring / Ayrıntı Yayınları
Türkçe : Ayşen Ekmekçi
Kanat Genişliği : Öğrenen bir kişi yerine yaratıcı bir kişinin eğiteceği , öğretmenin mesai arkadaşına dönüşeceği , bilginin iradeye dönüşecek bir şey olarak ele alındığı , eğitilmiş insanın değil özgür insanın hedeflendiği yer neresidir? / Max Stirner
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder