Perşembe, Mayıs 15, 2008

Eskici ile Zengin



Bir eskici varmış,

Pabuç yamar, türkü söylermiş sabah akşam.

Seyret, için açılsın,

Sicimi geçirdi mi deliğe,

Değme keyfine:

Mutlu erenlerden daha mutluymuş.

Komşusu, tersine, asık yüzlüymüş.

Ne türkü, ne doğru dürüst uyku.

Para babasıymış adam ne yapsın;

İliklerine kadar altın dolu.

Sabaha karşı tam dalacak,

Eskici başlarmış türkü söylemeye,

Şu tanrının işine bak:

Param var, uykum yok.

Neden yiyecek , içecek satılıyor da

Uyku satılmıyor çarşı pazarda?

Böyle sızlanıp dururmuş seninki.

Bir gün konağına çağırmış eskiciyi:

- Merak ettim, Bay Kirkor, demiş,

Sizin yıllık kazancınız nedir?

Eskici gülmüş:-Vallahi bayım , demiş,

Ben bütçeyi pek yıl üstüne kurmam.

Bir günün hesabını ötekine karıştırmam.

Her gün kendi ekmeğini getirir.

Bir yıl yaşar mıyız, kimbilir?

- Peki, demiş. Günlük kazancınız ne kadar?

- Gününe bakar: Dün çok , bu gün az.

Her gün iş olsa kazancım kötü sayılmaz.

Ne var ki, işsiz günler giriyor araya,

Bizler boş oturduk mu fena.

O bayramlar yok mu, bayramlar?

Onlar yıkıyor bizi!

Biri bitmeden öteki.

Papaz efendinin de insafı yok ki;

Her vaazından yeni bir aziz çıkarıyor ortaya.

Her aziz de bir bayram istiyor bizden.

Zengin, gülmüş adamın saflığına:

- Dur, demiş. Ben de bir azizlik yapayım sana,

Al şu altını, sakla bir köşeye;

Bayram günlerinde bozdur bozdur ye.

Eskici bu kadar parayı rüyasında görmemiş.

Bütün dünya yüzyıl geçinir, demiş, bununla.

Koşmuş evine,

Gömmüş altınları mahzene.

Onlarla keyfini de gömmüş meğer;

Gayrı türkü mürkü ne gezer!

Evine girince dünyamızın baş belası,

Kesilmiş adamın sesi sedası.

Gel de uyuyabilirsen uyu:

Türlü kaygılar sarmış başını;

Sinsi kuşkular, boşuna korkular.

Bütün gün göz tetikte,

Bütün gece kulak kirişte;

Bir gürültü yapsa kedi:

Eyvah! .. Paralar gitti!

Adamlıktan çıkmış biçare.

Sonunda koşmuş evine

Türküsünden kurtulan adamın:

- Al, demiş, altınlarını geri;

Elden gel uykumu , türkülerimi.

La Fontaine

Sabahattin Eyuboğlu / Bütün Masallar / Cem Yayınları


Kanat Genişliği : İşiniz çocuğa çok şey öğretmek değil , doğru ve

aydınlık fikirler aşılamaktır. / J. J. Rousseau

Rüzgarda Uğuldayan Sözcükler Sözlüğü :

Zombi :Bedenleri canlı olsa da ruhları ölmüş, düşünceleri,

konuşmaları da boş olan; konuşmak yerine gevezelik eden,

düşünmek yerine kalıplaşmış fikirleri kullanıp duran kişiler.

Siste Beliren : Karşı dağların ardı aydınlanınca deniz menevişledi.
Denizin üstünde çok mor, çok turuncu, çok yeşil, çok sarı, çok kırmızı
ışıklar kaynaşmaya başladı. Poyraz Musa, başını kaldırıp karşıya
bakınca az ilerideki adayı gördü, hızını kesti, kayığı durdurdu ayağa
kalktı, kollarını açtı, derin bir soluk aldı, kayık sağa sola hafiften
sallanıyordu. Bir tansıkla karşı karşıyaydı. Ada pespembe bir ışığa
batmıştı.Pembe ışık denize yansımış inceden dalgalanıyordu. /

Yaşar Kemal

/ Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / s-7 /
Adam Yayınları

Hiç yorum yok: